Warning: Use of undefined constant ‘WP_MEMORY_LIMIT’ - assumed '‘WP_MEMORY_LIMIT’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/ertugru6/alpaslantavukcu.com/wp-config.php on line 2

Warning: Use of undefined constant ‘256M’ - assumed '‘256M’' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/ertugru6/alpaslantavukcu.com/wp-config.php on line 2

Warning: Use of undefined constant DISABLE_WP_CRON - assumed 'DISABLE_WP_CRON' (this will throw an Error in a future version of PHP) in /home/ertugru6/alpaslantavukcu.com/wp-config.php on line 3
Şiir – M.Alpaslan TAVUKÇU

CategoryŞiir

Çınlama | Şiir

“… yine kalk yorul”

Kandırdım kendimi: değilim buğday peşinde
Pusulasız gezdim, gördüm, değirmen ve fırın
Köşede koca ihtiyar ekmeğin peşinde
Sordu: “nice bir avarelik sende böyle?”

Ezbere laflar sökün etti keksiz dilimden
Ah kartezyen dualite, vah postmodernite
Kıssalar: buğday, himmet, Süleyman’la karınca
Ey dedi: “er isen erliğin meydana getir”

Hava yüklendi sözü duydum, sustum lal gibi
Yükün altında kaldım Habeşli Bilal gibi
Benden murat neydi, benimle murat ne ola?
Bir ağu içtim, bir ahu soktu beni yola

Ahu, ağu, söz, göğsümün üstünde birer taş
Ne peşine doğduk bilmek nasıl mümkün olur?
Güzellik önünde zulüm, Tanrı sözünden aş
Çın çınlıyor: “yine kalk yorul, yine kalk yorul”

Ölçüsüz Levha | Şiir

Elimde bir levha,
Korunmuş mu, yoksa boş muydu?
Okuru muyum, yazarı mı?
Yazarsam çeviririm, onu.
Okursam çevirir beni, o.

Mümkün mü yazmak,
Öyleyse nasıl yazmalı?
Kurşun kalemle mi, silik;
Divit kalemle mi, kurşuni?
Hüsnühat ile mi, incitmeden;
Çivi yazısıyla mı, acımadan?
Arzın halini mi kazımalı,
Arzuhali mi işlemeli?
Bir düş, bir düşün kâle alınır mı?
“Hiç yazılan yazı karalanır mı?”

Mümkün mü okumamak,
Değilse nasıl okumalı?
Bir masal gibi uyumak için mi,
Yoksa vahiy gibi uyanmak için?
Hüsnükabul ile mi okumalıydı,
Çivi çakarcasına kavga ederek mi?
Göz gezdirip geçmeli mi yalnızca,
Yoksa altını çizerek sökmeli mi?
Harcı mı okuduğunu anlamak,
Mecbur mu anlamadan okumaya?

Mümkün mü bu sorulara cevap bulmak?
Mümkünse hiç aramamak…

Koşmalar – II | Şiir

– Faust Koşması –
Döndüm ve gördüm: sandığım değilim
Hiçbir şey sandığımca varsıl değil
Yol bellediğimmiş yanılgılarım
Bitmez, uzayıp, gider mahdut değil

Öğretmişlerdi bir bir teknikleri:
Ölç ve tart bunlar ilmin gerekleri
Biç ve düzenle aklın hükümleri
Zincirlenmiş zorunlu eylemleri

Dediler kovmalı maddeden ruhu
Böyle ikna etmek kolay güruhu
Öğütmeli tek bir taşta çokluğu
Yürümelisin budur aklın yolu

Düştüm o yolda aradım doğruyu
Sayarak aşarken her bir zorluğu
Bulduğum şeylerde görünce boşluğu
Kanıp da onlarla avunamadım

Kendi dışarıda bulan doğruyu
Anlamaz esrimiş ile ayruğu
Vaktiyle yakınken onlarla döndüm
“Her bir deliliği kendimde buldum”

Devamı

Koşmalar – I | Şiir

“Bir tel kopar âhenk ebediyyen kesilir.”

Dünyanın büyüsü bozulmuşken
Bir çift sözmüş onu büyüleyen
Kara bulutlar göğü örtmüşken
Bir çift ala gözmüş aralayan

Tel kopup ahenk kesildiğinde
Bir tel sarı saçmış onu bağlayan
Ses kesip yine gizlendiğinde
Sessizlikmiş yüreği dağlayan

Gün doğup niçin şafak sökülmüyor?
Bir çift söz nedendir işitilmiyor?
Yıllarca tutuştu artık dinmiyor
Ala gözlü nazardanmış sönmüyor

Susuzluk | Şiir

Yürüyorum bir zamanlar kendimi bulduğum yerde
İçine doğduğum, sonra içinden doğduğum yerde
Huzursuzluk, yerle kavgalı ayaklarımdan mı,
Yoksa göklerle kavgalı başımdan mı geliyor?

Ufukta görünen güneş, doğuyor mu batıyor mu?
Doğmak ya da batmak… Bilmezdi ki bu farkı güneş.
Yarattık bu tezatı, hakikatte hareketler eş…
Ne doğuyor ne de batıyor, kavrulmaktan dönüyor!

Kafamı çevirdim gördüm bendimi saran kemeri,
Neye yarardı ki, susuz kalmış bir su kemeri?
Pınarın suyu, zamanında usulca doldurmuştu;
Kavrulan şehrim o suyla hayat bulmuştu.

Dolaşıp çağlarken pınar, huzurun sesi olmuştu;
Her bir damlasında taşınırdı sanki kutlu muştu.
Kesilmişti yolu kemerimden, neden kaybolmuştu?
Gök yarılsa dinmez kuraklık, şehre kıran vurmuştu.

Evvelce pınarından kopmuş dimağım kurumuştu.
Dilden gelenler dile gelemez olmuştu, susmuştum
Şimdi yürürken kavruluyor, su arayıp susuyorum
Her avluda bir çeşmeden içip de kanamıyorum